-Kızarmayan yüz çirkindir.-
Dünya, yaşam sahnesidir. Canlıların varlık ortamı olan çevre, temizliği, dinginliği ve düzeniyle verimliliğini artıran bir yaşam alanıdır. Ama insanlar kendilerinin sağlığıyla doğrudan ilgili bu değeri aymazca davranışlarla kirletip yıkmaktan çekinmemektedir. Toprağı, suyu, bitkileri ve ağaçlarıyla insanı kucaklayan doğa en büyük hayınlığı (ihaneti) da insanlardan görmektedir. Bitkilere, ağaçlara karşı kötülükler dinmek, durmak bilmemektedir. Yaşam alanlarını kirleten, ufuklarını karartan insanlar kendilerine zarar verdiklerinin bilincinde değildir. Çıkar güdüsü önde, aykırılık ve çelişkilerle zaman karartıp yitirenler öncelikle kendilerini aldatırlar.
Ülkemizde bu durumun belirtilerinden inanç sömürüsü önde gelmektedir. Doğrudan ya da dolaylı inanç sömürüsü hâlâ alan ve olanak bulabilmektedir. Beklediği, istediği sonucu alabilmektedir. Devletin değişik katlarında oturanların buralara gelmesinde- çıkmasında inanç bağının etkisini kimse yadsıyamaz. Hukuk devletinde inanç bağının rolü gerçekten şaşırtıcı büyüklüktedir, etkilidir. Bu nedenle tepelerde oturan kimileri taşıdıkları sıfata yaraşmadıklarını eylemleriyle ortaya koymaktadırlar. Demokrasinin biçimsel yönü bu sırıtmaları olağan göstermekte, yurttaşların oyuna bağlı konumları katlanılabilir kılmaktadır. Değişik yönlerden ve niteliklerden yoksun kimilerinin siyaset merdivenlerindeki yeri bu nedenle yadırgansa da katlanılmaktadır.
Önemli olan, özlenen ve aranan kendilerine yaraşır, toplumla paylaşılır özenler, tutarlı ve iyi toplumla paylaşılır özenler, tutarlı ve iyi davranışlar, yararlı katkılardır. Yaşamı yaşanır kılan yollar ve yöntemler insan ömrünün renkleridir. Toplum içinde, aile ve dost-arkadaş ortamında varlığı aranan, birlikteliği mutluluk veren, güven duyuran kimseler yaşamın kazanımlarıdır. Çelişkilerin, tutarsızlıkların, aykırılıkların, kötülüklerin arttığı, yaygınlaştığı ortamlar yaşam karanlıklarıdır.
Aldanmak, yanılmak, umut ve düş kırıklığı yaşamak kendisiyle ters düşmeye eşittir. Bu tür olumsuzluklar yaşamı gölgeleyen etmenlerdir.
İlgi ve katkıya, yakınlık ve birlikteliğe aykırı tutum ve davranışlarla kararan ilişkiler geleceği de etkileyen olumsuzluklardır. Yaşamsal bağların temiz ve güçlü olması yanların özenine bağlıdır. Gerçekçi, yapıcı, güçlendirici bağlar yaşam aydınlığının kaynaklarıdır. Nasıl bakışlar yüreğin en gerçek göstergesi, içinden içenlerin en doğal yansıtıcısı ise dil temizliği ve özeni de kişiliğin en değerli aracıdır. Birlikteliğin, arkadaşlık, dostluk ve öbür yakınlıkların duygu ve düşünce ortaklığına bağlı olduğu çok kez unutulmakta, dayanışma öğesi olduğu savsaklanmaktadır. Yaşamı çekilebilir kılan öğelerin başında duygu ve düşünce ortaklığı gelmektedir. Toplumsal yaşamın temelinde bu değerler yatmaktadır. Yapaylık ve özentiden uzak sağlam ilişkiler yaşamın gücüdür.
Yalanın, ikiyüzlülüğün, yapaylığın, gösterişin değil, içtenliğin renk kattığı yaşamın tadı mutluluktur, sevinçtir, başarıdır, doyumdur.