BU HASRET BİZİM
Zaman değişiyor ama güzel ülkemiz üzerine oynanan oyunlar hiç değişmiyor.1980'li yıllarda “Ya İstiklal Ya Ölüm” diyerek aziz miletimizin kahramanlık dolu hafızasını, verdiği mücadeleyi, kazmayla kürekle, çakaralmazla kazındığı İstiklal Harbi'ni oyunlaştırmıştık...
O yılları hatırlayanlar şunu iyi analiz etmeliler. Kardeşin kardeşi kırdığı, vatandaşlarımızın birkaç parçaya bölündüğü, herkesin birbirine düşman gözüyle baktığı günlerdi...
O günlerde bir asker vardı ki vatanseverleri fişlemiş zulüm estiriyor, öbür tarafta bir halk kahramanı kaymakam var ki halkını her türlü beladan korumaya, himaye etmeye çalışıyor. O genç yaşta bir kazada kaybettiğimiz rahmetli Fuat Aslan'dı. Rahmetle anıyorum...
Biz o günleri gördük..
Maalesef şimdi de görüyoruz ki seçimler bitti kısır çekişmelerle herkes biribirinin alanına, düşüncesine, fikir ve fikriyatına, duygularına zorla tahakküm etmeye, zorla bir kalbi kazanmaya devam ediyor.
Olmaz! Asla olmaz!
Halbuki yürekler zorla değil, gönülle kazanılmalı öyle değil mi?
Büyük Ozan Ozan Arif'in dediği gibi;
Nedir bu kan bu göz yaşı
Bu memleket bizim, bizim
Kim çıkardı bu savaşı
Bu memleket bizim, bizim.
.............
Kürtlük, Lazlık, Çerkezlik ney
Aynı millet hep aynı şey,
Türk oğluyuz Türküz hey hey!
Bu memleket bizim, bizim.
..............
Ne kırıp ne kırılalım,
Ne de küsüp darılalım,
Ona sıkı sarılalım
Bu memleket bizim, bizim.
Ve büyük Şair Nazım Hikmet'te bu cennet vatanımızı ne güzel anlatmış;
Bu Memleket Bizim
Dört nala gelip uzak Asyadan
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim
Bilekler kan içinde
Dişler kenetli
Ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim
Kapansın el kapıları
Bir daha açılmasın
Yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim
Söyleyen ayrı, duygular, düşünceler, dizeler ayrı olsa da gaye aynı...
Bu memleket bizim bizim...