1977-1980'li yıllar Türkiye’nin olduğu kadar, güzel ilçemiz Sorgun'un da çalkantılı günleriydi.
O yıllarda ilk göreve başladığım Sorgun Lisesi Türkçe öğretmenliği görevimde iki yiğit insan tanımıştım.Birisi Yaşar Kuyumcu. Türkçe öğretmeni idi.
O'nu genç yaşta kaybettik.
İkincisi Erdoğan Sümengen.
O da Türkçe öğretmeni idi. Ayrılmaz ikilinin arasından su sızmazdı. Takdiri ilahi Yaşar Kuyumcu'yu daha erken, Erdoğan beyi 8 Nisan'da aramızdan çekti aldı.
Her İkisi de Sorgun İ. H. Lisesi'nin ilk temel harcına karılanlardandı.
1990'lı yıllara kadar emeklerini, mesailerini esirgemeden, gece gündüz demeden çalıştılar, çok sayıda öğrencinin yetişmesine alın terlerini kattılar.Vatanını, milletini, bayrağını, milli ve mukaddes değerlerini seven yürekli, şuurlu, faziletli, Türk- İslam geleneğinden gelen öğrenciler yetiştirdiler.
Erdoğan bey, İ. H. Lisesi’nden sonra Sorgun Kız Meslek Lisesi'ne geçti. Müdür yardımcısı oldu. Burada da güzel hizmetler yaptı.
Ben Sorgun Lisesi’nde öğretmenken ve Sorgun milli eğitim şube müdürü iken her türlü kültürel ve sosyal faaliyette Erdoğan beyle bir ve beraber olduk.
Gün ve gecelerin, anma programlarının düzenlenmesinde, tiyatro faaliyetlerinde, milli bayramların organizesinde beraber çalıştık. Yarışmalarda mutlaka jüri üyesinin birisi Erdoğan beydi.
Hatta "Hazreti Ömer'in Adaleti" adlı bir de piyes kaleme aldığını öğrencileriyle birlikte oynadığını hatırlıyorum.SETKO adıyla Sorgun Eğitimciler Tüketim Kooperatifi'ni birlikte kurduk. Benden sonra başkanlığını o yaptı.Bütün bu çalışmalar esnasında bir defa olsun “yamuk yaptığını “ görmedim.
Kimseyi satmaz, kimseyle yarışa girmez, mütevazi, anlayışlı, hoşgörülü, arkadaş kıymetini bilen, hani gibisi fazla "adam"dı.Çocuklarına, ailesine çok düşkündü. Sırf iki çocuğunu okutmak için Ankara'ya tayin istediğini biliyorum. Ama kader buya.
20 Temmuz 2008 tarihinde eşini kaybetmesi hayatını yarı yerinden böldü, belini büktü.
Oğlu Alper ve kızı Şule'ye hem analık, hem babalık yaptı.
Erdoğan beyin kaderi Pankreas Kanseri'yle kesişti.Kızılay'da Mimar Kamil İlköğretim Okulu'nda öğretmenlik yaparken hastalandı. Sonra emeklilik ve hastane günleri başladı.
Kaderin cilvesine bakın ki; yıllar önce Sorgun’da can ciğer arkadaşı olan Öğretmen Yaşar Kuyumcu’nun oğlu Mehmet Emin ile yolu hastanede kesişti. Mehmet Emin, Erdoğan beyin doktoru idi. Onunla vefatına kadar yakından ilgilendi, başucundan ayrılmadı.
Vefatına üzüldüm, kelimelerle tarifi olmayan bir üzüntüydü bu. Sorgun'da iz bıraktı, insanlık bıraktı, güzellikleri paylaşan, vasiyetine, mirasına sahip çıkacak öğrenciler ve iki güzel evlat bıraktı.
Vefat haberini alınca oğlu sevgili Alper'le görüştüm, başsağlığı diledim. Üzüntüsünü paylaştım. Ve "böyle bir babanın oğlu olduğun için gurur duy" dedim.
Tekrarlıyorum: Bizim gibi eğitimcilerin geride bırakacağı ne parası, ne pulu, ne zenginliği olur. Yeter ki geride; bizi unutmayan öğrencilerimiz, bize layık evlatlarımız olsun, Allah'tan başka ne isteğimiz olur ki!
O güzel bir insandı. Öldükten sonra arkasından dualar gönderdiğimiz, hayırla andığımız, iyi bildiğimiz insanlardandı.Gönül adamı idi. Dosttu, kardeşti, iyi bir eğitimci, vatanseverdi.O'nun aziz hatırasına ne yapabiliriz?
Bayrak şairimiz A. Nihat Asya dostlarının en mutlu gününe "Tarih düşürdüğü bir kıta şiirle" gider, parası olmadığı için zarfın içerisine o şiiri koyar, takdim eder, tebrik edermiş. Benim de elimden başka bir şey gelmediğine göre, bu yazıyla Erdoğan kardeşimizin aziz hatırasına tarih düşürdüğüme şahit olun. Başka ne demeye gücümüz yeter.
Allah güzel ölümler nasip eylesin.