ŞAİRLERİN EFENDİSİ: H. ÖMER ERSOY
Durali Doğan/ Sorgun Medya Gazetesi
Şair H.Ömer Ersoy’u yıllar önce tanıdım.
Beyefendi ve saygın kişiliği ile Sorgun’da sevilen bir insandı. Duygulu bir insan ve şair.
Sohbete "Efendim" ile başlar, "Efendim" ile bitirirdi. Büyük, küçük herkesle konuşurken çok nezaketli, saygılı, kelimeleri, kurduğu cümleleri düşünerek ve yutkunarak ifadeye çalışırdı.
Efendi kişiliği ile ona ben” Şairlerin Efendisi” de derdim.. Çünkü O, şiirlerinin son kıtasındaki dördüncü mısrayı hep “Efendim” redifi ile bitirirdi.
Yozgat'ın Sorgun ilçesinde (1929) dünyaya geldi. İlkokulu Sorgun merkezde bitirdi. Askerliğini yaptıktan sonra (1951) Çiçekdağı (Kırşehir) milli emlak memurluğu ilk görev yeridir. Sonra sırasıyla Sorgun adliyesi zabıt katipliği, Ağır ceza mahkemesi zabıt katipliği, Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi zabıt katipliği ve son olarak Sorgun Seçim Büro Şefliği görevlerinde bulundu. Emekli olunca bir süre arzuhalcilik yaptı.
86 yaşında 27 Şubat 2015 tarihinde Sorgun’da hayatını kaybetti.
İyi bir aile reisiydi. Çocuklarını da kendi mizacında, saygılı ve terbiyeli yetiştirdi. Evlatlarına ve torunlarına sonsuz sevgi beslerdi. Evli ve yedi çocuk babasıydı. Şiire memuriyete girdiği yıllarda başladı. Hayattan bir kesittir şiirleri. Başına gelenleri mısralara döktü. Çektiği çileleri destanlaştırdı.
Şiirin üstatlarından Sorgunlu rahmetli Aşık Niyazi Ersoy'un kardeşidir. O da kardeşi gibi; haksızlığa, hukuksuzluğa, kul hakkı yiyenlere her zaman karşı çıkmış, şiirlerinde böyle kişileri ağır bir şekilde eleştirmiştir.
Yıllardır dolaşıp cihanı gezdim,
Durumuma uygun yer bulamadım.
Her an haksızlıklar çıktı karşıma,
Gittiğim yerlerde dur bilemedim.
Zalim felek yorma beni boşuna,
Yalan dünya hiç gitmiyor hoşuma,
Gelmedik kalmadı garip başıma,
Yaptığım işlerde kâr bulamadım.
MAZİDEN ANILAR
Şair Ersoy ilk şiir kitabı olarak 1975 yılında"Maziden Anılar"ı yayımladı.
Hayatta kötülüklerin, haksızlığın peşini takip ettiğini her vesilede anlatmaya çalıştı. Bir şiirinde şöyle diyor:
Küçük yaşta düştüm asker ocağı,
Aklım yeter, gücüm yetmez efendim!
Arşınla alıp da, kileyle satan,
Haksızlık serimden gitmez efendim!
Adalet tecelli geç ve güç olur,
Zalimler gün gelir birden tuş olur,
Çok durum arz etsem o da suç olur,
Kimseler elimden tutmaz efendim!
Aşk ağlatır, dert söyletir dilleri,
Arzu ahval gezdim gurbet elleri,
Beyhude geçirdim kara günleri,
Aylarca yazsam da bitmez efendim!
Ersoy sen nidersin hep şunu bunu,
Sen mi seçeceksin her doğru yolu,
Kütahya, Konya'yı, koca Afyon'u,
Gezdim yine çile bitmez efendim!
Şair, şiirlerinde sosyal olaylara tercüman olduğu gibi, zamanında Sorgun’da yaşanan olayları da şiirlerinde çok güzel anlatır.
Ömer abi sağlığında gazetemize gelir, uzun uzun sohbet ederdik. Bir sohbetimizde; evinin olduğu Agahefendi mahallesindeki Halide Edip Caddesi'nin açılması ve kilit parke döşemesiyle ilgili sevincini dile getirdi. Belediye Baþkanı Ahmet Şimşek'e de bir teþekkür şiir yazmış, benden gazetede yayımlamamı rica etmişti.
O şiirden iki kıta:
Eserin saymaya imkanım yoktur,
Fakir fukaranın duası çoktur,
Senin gibi Reis çevrede yoktur,
Stresleri atıverdin Reis bey!
Hilaf söylemiyor Ersoy sözünü,
Kağıt üzerinde yazdım özünü,
Çalışanın bırakmazlar izini,
Zorluklara yetiverdin Reis bey.
Onun hayatta yaptıgı en büyük hata iki evliliği olmuş.
Bir sohbetimizde;
- Durali bey iki evliliği kimseye tavsiye etmem. "Ben ekmeği yerim, hanımlar beni yerdi" demişti. Hanımlarına da bir şiir yazmış, içini dökmüştü.
İKİ EVLİLİK
Gurbet ellerinden dolaştım geldim,
Belayı başıma ben satın aldım,
İki avrat elinde arada kaldım,
Sonu yok bir derde düştüm efendim!
Birisine hiç kötü laf demedim,
Bir gün dahi tatlı ekmek yemedim,
Aramadık çaresini koymadım,
Deri davul gibi şittim efendim!
Yaz bahar ayında kopar fırtına,
Yediğim yemekler gider sırtıma,
Bu nasıl iş beni Allah kurtara,
Yaban ördek gibi şaştım efendim!
Dost, düşman seyreder halimi görür,
İkisi de şeytan karşımda durur,
Yolda yürüyemez nasihat verir,
Sabır kapısından aştım efendim!
Vursan ölür gider başına bela,
İki avrat almışsın derler ne ala,
Haysiyet, şerefin düşüyor dile,
Sabır köprüsünden geçtim efendim!
Akşam olur eve gitmek istemem,
Saat iki olur yatmak istemem,
Bu zehirleri de yutmak istemem,
Sıra kimde şaþtım kaldım efendim!
Büyüğün, aslında iyidir huyu,
Küçüğün, Çekerek Merkez'i köyü,
Bakarsın bulanır bir selin suyu,
Geçim olsun diye içtim efendim!
Yavan yaşık yemek ortaya gelir,
Büyük hanım ani bir karar alır,
Diğeri hazırdır karşılık verir,
Yarabbi şükürle geçtim efendim!
İslam işi değil iki evlilik,
Aklı yetmiyenler ister yenilik,
Tavsiye etmiyom bu bir delilik,
Ben de bilmeyerek düştüm efendim!
Uzun süre otuz yıldan fazla Sorgun müftülüğü yapmış, sevilen, sayılan büyük bir din alimi olan Müftü Atıf Kılıç (Molla Müftü) için de bir şiir yazmıştı:
O güzel derslerin sayelerinde,
Millete sen verdin yönü efendim,
Nur olsun yattığın o kara toprak,
Nasıl unutalım seni efendim.
On yıl önce kaybettiğimiz Ömer ağabeyi rahmetle anıyorum.
O, beka alemine göçtü ama bize şiirleri, destanları, bir de efendi, örnek kişiliği ile hatıraları kaldı.
Günümüzde insanların dilinde olup, sürekli okunan, hatırlanan şairler kervanına o da katılarak, "Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ" bıraktı ve aramızdan ayrıldı.
Ruhu şad olsun...