Güzel bir günün sıcak bir ortamında arkadaşlarla sohbet ederken bir ifade dikkatimi çekti. Bende bunu merak ederek eskiden halk dilinde de konuşulan ve bugünkü yazımızın ismini de alan masimek ya da masimemek oldu.
Masimek ya da masimemek kelimelerini birçoğumuz bilir ancak ne anlama geldiğini belki de hiç araştırma gereği duymadık dersem yerinde olur. Ben de bu sebeple merak ettiğim için biraz araştırdım ve bu ifadelerin özellikle Kayseri çevresinde daha çok kullanıldığını gördüm.
Masimek(önemsenmek) yada Masimemek (önemsememek) bir olguyu “değer” olarak görülenler arasına koymamaktır. Önemsenmeyen bir kişinin değerli olması mümkün değildir. Başka bir anlatımla, önemsiz olanın hiçbir şekilde değeri olamaz.
Hayatımızdaki insanların her zaman önemli isteği fark edilmek, önemsenmek, takdir edilmek ve alkışlanmak olmuştur. Ben de gördüğüm kadarıyla her zaman resmi kurumda ve farklı yerlerde olan insanlarımız her zaman öncü olmak ve önemsendiğini htirmek isterler.
Hayatımızda belli başlı bazı kurallar vardır. Bu kurallara uymak gerekir. Yöneticilerimiz, çalışanlarımız her zaman için birinci sırada olmak isterler. Bu sebeple fark edilmek ve önemsenmek onlar için adeta bir mücadele olmuştur. Özellikle sanatçılarda, şairlerde, artistlerde, politikacılarda bu istek tutku halindedir. İnsanlarımız arzu ettiği birşeylere ulaşamayınca bu istek daha da artar, Adeta yeniden hayata dönüş gibi her gittikleri yerde önemsenmeyi özlemle beklerler.
Hayatımız her zaman toplumda geçer. Bizlerde bu toplumun her zaman birer parçası olmuşuzdur. Bu nedenle her insan, o toplumdaki diğer insanların kendisi hakkında ne düşündüklerine, kendisine nasıl baktıklarına, nasıl davrandıklarına ve nasıl bir tutum sergilediklerine büyük önem verir. Toplumun kendisine bakışını olumluya çevirebilmek ve o toplumda yer edinebilmek için toplumun istekleri doğrultusunda bir hayat kurar. İçinde yaşadığımız toplumla uyum içinde olmak, daha çok önemsenebilmek, daha ön planlara çıkabilmek için insanlar gönülleri yatmasa bile şekilden şekle, kılıktan kılığa giriyorlar.
Her insan, birlikte yaşadığı insanlar tarafından farkedilmek, ilgi görmek, dikkate değer bulunmak ister. Bilgisinin, yeteneğinin, zekâsının, güzelliğinin, becerilerinin diğer insanlar tarafından görülmesi ve takdir edilmesi için çaba sarf eder.
Toplumda ilgi gören insanları, olayları araç olarak kullanmaya yeltenirler. Yaşlarını, çekiciliklerini, fiziklerini ve daha birçok şeylerini araç olarak kullanmak isterler. Çünkü önemsenme arzusu önemli ve tedavi edilmesi zor bir bağımlılıktır. İnsanlar yaşlandıkça, önemsenme olasılıkları azaldıkça bu bağımlılık daha çok artar.
Bazı insanlar ise önemsenme arzusu içinde büyük çabalar gösterir, emekler verir, hedefledikleri yere ulaşırlar. Artık onlardan beklenen ulaştıkları hedefin, yükseldikleri yerin mutluluğunu yaşamak, kendinden beklenen hizmetleri yapmak ve güzel anılar, sevgi dolu arkadaşlıklar kazanarak görevi tamamlamaktır. Böyle yaşayabilmek için geçmişteki kırgınlıkları, çekişmeleri, acıları ve kavgaları unutmak gerekir. Taraftarlık ve tarafgirlik bitmeli kendine oy veren veya vermeyen kimselerin hesabını tutmadan, ayırımsız bir hizmet anlayışı içinde olmalıdır.
Birçok insan gördüm. Ulaştıkları yerin sevgi ve tevazu içinde keyfini sürmek dururken ulaştıkları yeri bir padişahlık makamı gibi görüp, sırmalı kaftanlar giyip, kılıçlar kuşanıp; asan, kesen hükmeden, kendisini dev aynasından seyreden kimselerle karşılaştık hayatımızda. Kurdukları küçücük dünyalarda kendi önemsenmelerini ön planda tutarak yaşadılar.
İnsanlar her şeyi, herkesi görür ve bilirler. Önemsenme telaşı içinde olanları kesinlikle içten önemsemezler. Bir işleri veya çıkarları varsa önemser, yoksa semtine bile uğramazlar. Önemsenmek, sevgi dolu dostlar arasında mutlu olabilmek için diğer insanları önemsemek, ilgili olmak, tevazu içinde bir yaşam sürmek gerekir.