Bozok Yaylası’nda bir dağ yükselir:Adı Çomak.
Önündeki düzlükte Bahadın kasabası eğleşir.
İki gün önce işte bu kasabadaydık.
Sorgun’un şirin beldesi Aşık İbrahim’in, Eğitimci- yazar Arif Baş, Aşık Hacı Özkan, Eğitimci -Yazar ilk TİP Milletvekili Yusuf Ziya Bahadınlı, Şair Haydar Eroğlu, Şair İbrahim Eroğlu gibi nice değerlerin yetiştiği Bahadın kasabasındaydık.
Beldeye girişte büyük harflerle “HOŞ GELDİNİZ” yazan ve üzerinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafı bulunan bir tabela karşıladı bizi.
Sorgun Medya Gazetesi olarak gazeteciler Şahin Özmen, Halit Yılmaz ve Rasim Doğan ile birlikte Bahadın’ın genç Belediye Başkanı Yurtseven Bozdemir’i makamında ziyaret ettik.
Başkan Bozdemir ve eşi aynı zamanda Sorgun Lisesi’nden çok değer verdiğim vefalı ve çalışkan öğrencim Keziban, bizleri sıcak bir ilgiyle karşıladılar, sağolsunlar izzet- ikramda bulundular.
Yurtseven bey, Bahadın’a yaptığı hizmetleri, sorunlarını bizlerle paylaştı.
Biz de gazeteci olarak yaşadığımız sıkıntıları kendisine aktardık.
Karşılıklı dertleştik. Geçmiş günleri yad ettik. Bahadın’ın geçmişini ve geleceğini konuştuk.
Bahadın; tarihi, kültürü ve yetiştirdiği insanlar bakımından zengin bir belde.
Halkı; gelenek, görenek ve töresine bağlı.
Gerek yurt içi, gerekse yurt dışında yaşayan Bahadın’lıhemşehrilerimiz kendi beldelerine maddi ve manevi hep destek olmuşlar. Başkan da bunu “İmece ile kasabamızı güzelleştiriyoruz” diyerek her sözünde buna vurgu yapıyor.
Bozdemir; halktan biri, halka halkın içinden geldiği gibi davranıyor. Halktan kopmadığını göstermek için sembolikde olsa şatafatlı makam koltuğu yerine, üzerinde minder olan bir sandalyeyi tercih etmiş. Sekreteri yok. Kapısı herkese sonuna kadar açık.
Bahadın’a belediye başkanı olduktan sonra yaptığı hizmetleri bir bir anlattı. Bu hizmetleri gazetemizin haberinde okuyabilirsiniz.
Asıl üzerinde durmak istediğim husus şu:
Bahadın’ı ben; sessiz, sakin ve huzurun yaşandığı bir yer olarak gördüm. Yolları asfalt.Caddeleri, sokakları tertemiz…
İnsanları saygılı ve medeni. Tanımasa bile size rahatça “hoş geldiniz” diyebiliyor, hal- hatır sorabiliyor.
Belediyenin yaptırdığı Aşevi’ni gördük.
Beldenin tam ortasında
Hızır Paşa bizi berdar etmeden
Açılın kapılar Şah’a gidelim” diyen Anadolu’nun yiğit ozanı Pir Sultan Abdal heykeli ve parkı var. Orayı gezdik.
Bahadın’a gelince “Arif Hoca’nın Müzesi”ni görmeden gitmek olmaz. Oraya da gittik.
Avlusunda 18. Yüzyılda Bahadın’da yaşamış büyük halk ozanı Aşık İbrahim’in heykeli ve eteğindeki deyişleri karşıladı bizi:
Kul İbrahim açma sırrı tez elden
Düşerse gönlümüz geçmez güzelden
Hakk’ın divanına vardım ezelden
Nişansız, mekansız zamandan geçtim.
Rahmetli Arif Baş bu müzeye hayatını verdi. Pazarören Öğretmen Okulu’ndan getirdiği Demirci Körüğü’nden tut ki, her türlü alet edavatın bulunduğu atalarımızdan bize kalan“Somut Kültürel Mirasın” sergilendiği muhteşem bir müze. Bu müzeyi gezerken geçmişinize, çocukluğunuza, köylülüğünüze doğru tarihi bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Bu duygularımı müzedeki “Şeref Defteri’ne de yazdım.” İnsan ölür eseri kalır”. Arif Baş asırlara hitap edecek bir eser bırakmış. O güzel bilge insanı saygıyla anıyorum.
Teşekkürler Yurtseven Başkan. Yurdun ve yuvanla birlikte hizmetlerin daim olsun. Güzel,keyifli, güneşli bir günde gönül kapını açtın, misafirperverliğinle bizi şad ettin. Sen de şad ol…