TRAMPA
Maalesef siyasette, ticarette, sanatta velhasıl hayatta son pişmanlık fayda etmiyor.
Meşhur Alçılı Şair Kasım Kazancıklıoğlu, şiirleri kadar nüktedanlığı ile de tanınan bir şairimizdi.
Oğlu rahmetli Günaydın Kazancıklıoğlu ile hayattayken tanışırdık Son günlerini arzuhalcilik yaparak geçirdi.
Şair Kasım'ın yazdığı şiirlerin her birinin ayrı bir hikayesi vardır. Ben günümüze mesaj dolu “Trampa' şiirinin hikayesinden bahsedeceğim.
Şair Kasım, oğlu Günaydın* ı evlerinde ki doru donlu binek atları ile bir Perşembe sabahı erkenden Alcı'dan Köhne (Sorgun) pazarına gönderir. Günaydının bindiği at çok güzel bir rahvan yürüyüşlü mükemmel bir binek atıdır. Her asil atta olduğu gibi bu atın da bir huyu vardır. Binicisinin acemi olduğunu iyi bir at binicisi olmadığını anlarsa onu sırtına bindirmez . acemi binici bu ata binemez: ancak bindikten sonra ses etmez, düz ve hızlı rahvan yürüyüşle: at. keklik gibi kaydalar üzerinde ki süvarisini incitmeden taşır. Bunu bildikleri için Günaydın da henüz genç yaşta ve usta bir binici değil köydeki evlerinin çatal kapısı önündeki iri yüksek binek taşında Günaydın* ı ata bindirirler ve tembih ederler:
"Yolda Sorgun' a kadar attan inmeden git sonra binemezsin. Ismarıçları al ve birisi seni ata bindirsin inmeden köye kadar gel yoksa yaya kalırsın."
Alcı'dan Sorgun a doğru yola çıkan Günaydın Karaburun' u ve Şahmuratlı'yı geçtikten sonra Hallm'in pınara gelince yaz sıcağına dayanamaz ve su içmek için attan inerek kana kana suyunu içer. Büyük öğüdünü tutmayanın hali budur: yeniden ata binmesi ne mümkün? Binemez : At yedeğinde kan ter içinde Sorgun pazarına gelir. Ata öyle garezlenmiştir ki hemen satmak ister satamaz, gözüne kestirdiği güçlü bir erkek eşek ile değiştirir. Başa baş trampa eder. Atı verir eşeği alır. Ismarıçları tamamlar ve köye döner.
Günaydın iri bir eşeğin sırtında evin çatal kapısından geniş avluya girerken hayvan evi yadırgadığı (yabancı gördüğü) için var gücüyle anırmaya başlar. Gene her halde şiir yazmakta olan Kasım Bey pencereden bakar ki oğlu bir yadırgı eşeğin sırtında eşek avluyu evi anırtıyla dolduruyor.
-"Oğlum hoş geldin bu eşek kimin bindiğin o güzel rahvan doru atımız nerede?" der..
-"Baba o huylu atı bu eşekle değiştim hem de başabaş: bu eşek attan daha iyi işimizi görür." diye cevap veren Günaydına sen Şair Kasım ol da şiir yazma!
İşte Trampa' şiiri böyle doğar.
Hemen yakaladılar çıkar çıkmaz hampana
Alçak eşek yanaşır alçak olan rampana
Doğrusu hayran oldum böyle bir trampana
At verip eşek almak; kazanç mıdır kâr mıdır
Böyle bir şey işittim bunun aslı var mıdır
Tarlanda döküyorken her gün alın terini
Bir gün gelir anlarsın atsızlık kederini
Atan atla dolaştı cihanın her yerini
At verip eşek almak kazanç mıdır, kâr mıdır
Böyle bir şey işittim bunun aslı var mıdır
Gerçi eşek uslolur. at kadar tepip kapmaz
Gem istemez şahlanmaz zonguldar yoldan sapmaz
Bazen yürük bir eşek at gününü aratmaz
At verip eşek almak kazanç mıdır, kar mıdır
Böyle bir şey işittim bunun aslı var mıdır
Atın kişnemesinden eşek üstün ses verir
Bu sesten hoşlanana elbette heves verir
Bir ata iki eşek değişir herkes verir
Amma böyle başa baş değişmek bir kâr mıdır
Hesabını bilmeyen senin gibi var mıdır
Bir gun gelir bu eşek köprüye yanaşınca
Kiritir adım atmaz ark görüp sırnaşınca
İşi o gün anlarsın atı dağı aşınca
At verip eşek almak kazanç mıdır, kâr mıdır
Hesabını bilmeyen senin gibi var mıdır