MEVLANA'DAN İKİ HİKAYE
Düşünceleri tüm dünyada büyük yankı bulan, 66 yıllık ömründe insana ve hayata ilişkin önemli eserler bırakan Mevlana Celaleddin-i Rumi, vefatının 750. yılında rahmetle anıyorum.
Türk ve İslam aleminin en büyük mutasavvıflarından Mevlana Celaleddin-i Rumi, tasavvufi öğretinin işlendiği önemli eserleriyle yüzyıllardır insanlığın yolunu aydınlatmaya devam ediyor
Bu yazımda sizlere Mevlana'dan iki hikaye anlatacağım.
HÜDHÜD İLE KARGA
Hz. Süleyman (a.s) bir gün büyük bir çadırı kurunca bütün kuşlar gelip hünerlerini birer birer sayıp dökmeye başladılar. Her biri hünerini anlatıyor, sonra diğeri geliyordu. Nihayet sıra hüdhüd kuşuna geldi. Hüdhüd :
- "Ey ulu padişah, dedi. Ben size küçük bir hünerimden bahsedeceğim."
Hz. Süleyman :
M- "Buyur söyle seni dinliyorum." deyince Hüdhüd .
- "Yükseklerde uçarken baktığımda yerin derinliklerindeki suyu görürürüm, o suyun ne kadar derinlikte olduğunu, renginin nasıl olduğunu, topraktan mı yoksa taştan mı kaynadığını görür, bilirim. Ey ulu padişah sefere gidersen beni yanına al. Sana konaklayacağın yer konusunda faydalı olurum." dedi.
Hz. Süleyman :
- "Ey güzel arkadaş, susuz ve uçsuz bucaksız çöllerede bize arkadaş ol böylece bize faydalı olursun." dedi.
Bunu duyan karga araya girdi :
- "Bu zavallı yalan söyleyip yüzünü kara etmektedir, dedi. Çünkü eğer böyle bir hüneri olmuş olsa önce yerdeki tuzağı görüp ona yakalanmaz ve kafeslerde mahkum olmazdı."
Bunun üzerine Hz. Süleyman :
- "Ey hüdhüd yaptığını beğendin mi bizim huzurumuzda yalan söylemek olur mu? " diye hüdhüdü azarladı.
BEDEVİNİN KÖPEĞİ
Bir bedevinin çok değer verdiği bir köpeği vardı. Bir gün bu köpek hastalandı can çekişiyordu. Bunu fark eden adam ağlayıp gözyaşı dökmeye başladı. O sırada orada bir dilenci geçiyordu; merek edip sordu :
- "Neden böyle ağlıyosun? Ne oldu? " dedi.
Adam hüzünle cevap verdi :
- "Bir köpeğim vardı, çok akıllı çok marifetli bir köpekti, bak işte şuracıkta, yolun üstünde ölüyor, onun için ağlıyorum." dedi.
Dilenci sordu :
- "Köpeğinin derdi neydi, neden ölüyor?" dedi. Bedevi cevap verdi :
- "Zavallı köpeğim açlıktan ölüyor." dedi.
Bunun üzerine dilenci sordu :
- "Elinde şu dolu dağarcıkta ne var." dedi.
Bedevi :
- "Dün geceden kalan ekmeğim, azığım." dedi.
Dilenci:
- "Madem öyle neden o zavallı köpeğe bir parça ekmek vermedin de şimdi ağlayıp duruyorsun." dedi.
Bedevi :
- "Ekmeği insana kimse bedava vermiyor, fakat gördüğün gibi gözyaşı dökmek bedava... Onun için bırak da doya doya ağlayayım." dedi
Düşünceleri tüm dünyada büyük yankı bulan, 66 yıllık ömründe insana ve hayata ilişkin önemli eserler bırakan Mevlana Celaleddin-i Rumi, vefatının 750. yılında rahmetle anıyorum.
Türk ve İslam aleminin en büyük mutasavvıflarından Mevlana Celaleddin-i Rumi, tasavvufi öğretinin işlendiği önemli eserleriyle yüzyıllardır insanlığın yolunu aydınlatmaya devam ediyor
Bu yazımda sizlere Mevlana'dan iki hikaye anlatacağım.
HÜDHÜD İLE KARGA
Hz. Süleyman (a.s) bir gün büyük bir çadırı kurunca bütün kuşlar gelip hünerlerini birer birer sayıp dökmeye başladılar. Her biri hünerini anlatıyor, sonra diğeri geliyordu. Nihayet sıra hüdhüd kuşuna geldi. Hüdhüd :
- "Ey ulu padişah, dedi. Ben size küçük bir hünerimden bahsedeceğim."
Hz. Süleyman :
M- "Buyur söyle seni dinliyorum." deyince Hüdhüd .
- "Yükseklerde uçarken baktığımda yerin derinliklerindeki suyu görürürüm, o suyun ne kadar derinlikte olduğunu, renginin nasıl olduğunu, topraktan mı yoksa taştan mı kaynadığını görür, bilirim. Ey ulu padişah sefere gidersen beni yanına al. Sana konaklayacağın yer konusunda faydalı olurum." dedi.
Hz. Süleyman :
- "Ey güzel arkadaş, susuz ve uçsuz bucaksız çöllerede bize arkadaş ol böylece bize faydalı olursun." dedi.
Bunu duyan karga araya girdi :
- "Bu zavallı yalan söyleyip yüzünü kara etmektedir, dedi. Çünkü eğer böyle bir hüneri olmuş olsa önce yerdeki tuzağı görüp ona yakalanmaz ve kafeslerde mahkum olmazdı."
Bunun üzerine Hz. Süleyman :
- "Ey hüdhüd yaptığını beğendin mi bizim huzurumuzda yalan söylemek olur mu? " diye hüdhüdü azarladı.
BEDEVİNİN KÖPEĞİ
Bir bedevinin çok değer verdiği bir köpeği vardı. Bir gün bu köpek hastalandı can çekişiyordu. Bunu fark eden adam ağlayıp gözyaşı dökmeye başladı. O sırada orada bir dilenci geçiyordu; merek edip sordu :
- "Neden böyle ağlıyosun? Ne oldu? " dedi.
Adam hüzünle cevap verdi :
- "Bir köpeğim vardı, çok akıllı çok marifetli bir köpekti, bak işte şuracıkta, yolun üstünde ölüyor, onun için ağlıyorum." dedi.
Dilenci sordu :
- "Köpeğinin derdi neydi, neden ölüyor?" dedi. Bedevi cevap verdi :
- "Zavallı köpeğim açlıktan ölüyor." dedi.
Bunun üzerine dilenci sordu :
- "Elinde şu dolu dağarcıkta ne var." dedi.
Bedevi :
- "Dün geceden kalan ekmeğim, azığım." dedi.
Dilenci:
- "Madem öyle neden o zavallı köpeğe bir parça ekmek vermedin de şimdi ağlayıp duruyorsun." dedi.
Bedevi :
- "Ekmeği insana kimse bedava vermiyor, fakat gördüğün gibi gözyaşı dökmek bedava... Onun için bırak da doya doya ağlayayım." dedi