Durali Doğan
Köşe Yazarı
Durali Doğan
b
 

MİZAÇ VE MEŞREP

                En son çıkan “İki Hisli Yürek’ adlı kitabımda; “Üç buçuk nazma gömülmüş koca bir ömrü heder!” ettiğini söyleyecek kadar mütevazi sessiz bir hayat yaşayan İstiklal Marşı Şairimiz Mehmet Akif ile, Mısır yolculuğunda kaderleri bir vapurda kesişen Yozgatlı Mehmet İhsan Efendi ve birbirlerini çok seven bu karakter timsali mütefekkir iki insanın yol arkadaşlığını anlatmaya çalıştım.                 Akif’in büyüklüğünü dile, gönüle ve böyle kitaplara sığdırmak çok güç. Mehmed Akif ve Yozgatlı Mehmed İhsan Efendi; hayatları boyunca, dürüst ve sözüne güvenilir, belli ahlâkî prensiplerin adamı olarak yaşamış Türk gençliğine örnek gösterilecek bir ideal ve karakter adamıdırlar.                 “-Bilirsiniz, Ziya Paşa, son asrın meşhur şairlerindendir.                 Ziya Paşa bir şiirinde; “Dehrin ne saa var acaba sîm ü zerinde İnsan bırakır hepsini hîn-i seferinde”   beytinde şunları söylemek ister:                           “Dünyanın altın ve gümüşünde, bu hayatta kıymetli bilinen ehemmiyet verilen maddî şeylerde, aslında bir saadet yoktur; onlar geçicidir. İnsan ölüm yolculuğuna çıkarken, hepsini bırakır, hiçbirini götüremez. Şu hâlde onlar gerçekten değerli değildirler.”                 Hasta İntizarda                 Yozgatlı İhsan Efendi Kahire’de öğrencilerine edebiyat dersler vermektedir. Ders esnasında bir öğrenci Ziya Paşa’nın “Hayattaki tezatlı sahnelere işaret ettiği, bir şuna, bir diğerine bakın dediği” şu beytini okur: Güller güler figanla geçer ömr-i andelîb Bîmâr ihtizârda ücret diler tabîb İhsan Efendi, tebessüm ederek dinliyordu.                      Öğrenci seçtiği beyti şöyle açıklar:                  -Efendim şair diyor ki:  Güller açılır; goncalar gül olup açılır saçılır; etrafa neşe saçar, bayram ederler. Fakat onların karşısında bülbül feryad ü figan eder. Biri düğün bayram eder, birisi matem tutar, inler feryad eder...                 -Yine bir hasta yatağında, son nefesinde can vermek, ruhunu teslim etmek üzeredir. Çoluk çocuğu, yakınları, etrafında döğünür, feryad eder, ağlarlar. Fakat muayeneye gelen doktor,                 “Benim ücretimi kim verecek?” diye, bu sahneye ilgisiz, parasını ister. Allah’ım bu ne tezadı sahnedir. Bu dünyanın, bu beşerin, insanların hali nedir? Senin bu tecellilerin karşısında akıllar hayrette kalır. Ancak seni teşbih ve tenzih etmekten, senin hikmetine teslim olmaktan başka bir çıkar yol bulamazlar... İhsan Efendi, öğrencisinin bu açıklamalarına tebessümle  dikkat çekerek şöyle der:                 “-Çocuklar, demek ki mizaç ve meşrepler, kendilerine göre seçim yapıyorlar. Birinizin seçiminde fıkhın mantığı hâkim, diğerinde his ve gönül ölçüsü...”
Ekleme Tarihi: 23 Kasım 2021 - Salı

MİZAÇ VE MEŞREP

                En son çıkan “İki Hisli Yürek’ adlı kitabımda; “Üç buçuk nazma gömülmüş koca bir ömrü heder!” ettiğini söyleyecek kadar mütevazi sessiz bir hayat yaşayan İstiklal Marşı Şairimiz Mehmet Akif ile, Mısır yolculuğunda kaderleri bir vapurda kesişen Yozgatlı Mehmet İhsan Efendi ve birbirlerini çok seven bu karakter timsali mütefekkir iki insanın yol arkadaşlığını anlatmaya çalıştım.

                Akif’in büyüklüğünü dile, gönüle ve böyle kitaplara sığdırmak çok güç. Mehmed Akif ve Yozgatlı Mehmed İhsan Efendi; hayatları boyunca, dürüst ve sözüne güvenilir, belli ahlâkî prensiplerin adamı olarak yaşamış Türk gençliğine örnek gösterilecek bir ideal ve karakter adamıdırlar.

                “-Bilirsiniz, Ziya Paşa, son asrın meşhur şairlerindendir.

                Ziya Paşa bir şiirinde;

“Dehrin ne saa var acaba sîm ü zerinde İnsan bırakır hepsini hîn-i seferinde”

  beytinde şunları söylemek ister:                           “Dünyanın altın ve gümüşünde, bu hayatta kıymetli bilinen ehemmiyet verilen maddî şeylerde, aslında bir saadet yoktur; onlar geçicidir. İnsan ölüm yolculuğuna çıkarken, hepsini bırakır, hiçbirini götüremez. Şu hâlde onlar gerçekten değerli değildirler.”

                Hasta İntizarda

                Yozgatlı İhsan Efendi Kahire’de öğrencilerine edebiyat dersler vermektedir. Ders esnasında bir öğrenci Ziya Paşa’nın “Hayattaki tezatlı sahnelere işaret ettiği, bir şuna, bir diğerine bakın dediği” şu beytini okur:

Güller güler figanla geçer ömr-i andelîb Bîmâr ihtizârda ücret diler tabîb İhsan Efendi, tebessüm ederek dinliyordu.     

                Öğrenci seçtiği beyti şöyle açıklar:

                 -Efendim şair diyor ki:  Güller açılır; goncalar gül olup açılır saçılır; etrafa neşe saçar, bayram ederler. Fakat onların karşısında bülbül feryad ü figan eder. Biri düğün bayram eder, birisi matem tutar, inler feryad eder...

                -Yine bir hasta yatağında, son nefesinde can vermek, ruhunu teslim etmek üzeredir. Çoluk çocuğu, yakınları, etrafında döğünür, feryad eder, ağlarlar. Fakat muayeneye gelen doktor,

                “Benim ücretimi kim verecek?” diye, bu sahneye ilgisiz, parasını ister. Allah’ım bu ne tezadı sahnedir. Bu dünyanın, bu beşerin, insanların hali nedir? Senin bu tecellilerin karşısında akıllar hayrette kalır. Ancak seni teşbih ve tenzih etmekten, senin hikmetine teslim olmaktan başka bir çıkar yol bulamazlar... İhsan Efendi, öğrencisinin bu açıklamalarına tebessümle  dikkat çekerek şöyle der:

                “-Çocuklar, demek ki mizaç ve meşrepler, kendilerine göre seçim yapıyorlar. Birinizin seçiminde fıkhın mantığı hâkim, diğerinde his ve gönül ölçüsü...”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sorgunmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.