Durali Doğan
Köşe Yazarı
Durali Doğan
b
 

TİMUR İLE KARINCA

TİMUR İLE KARINCA Timur ile Yıldırım Beyazıt arasında 1402 yılında yapılan Ankara Savaşı’nı az- çok tarihi bilgilerini yoklayan herkes bilir. Timur bu savaştan dönerken Peyik’te de konaklar. Tarihçiler Timur’un ordusuyla  geçtiği yerlerde birçok tahribat yaptığını belirtmektedirler. Peyik’te viran durumdadır. Timur, virane köy Peyik’in yıkık yerlerini gezerken bir karıncanın duvara tırmanışı dikkatini çeker. Karınca kerpiç duvara tırmanıyor, tam üzerine çıkacağı zaman düşüyormuş. Karınca yeniden deniyor, yeniden düşüyormuş. Timur oturmuş, karıncayı seyre dalmış. Sonunda karıncanın istediği yere çıktığını görünce alkışlamış. Ve demiş ki: -Buranın halkı bu karıncayı örnek alsın. O zaman karınca azmiyle bu belde viranelikten kurtulup, mamur bir şehir haline gelebilir. Rivayete göre; Timur’un azim ve kararlılıkta bu karıncayı örnek aldığı anlatılır. O günden sonra Timur’un söylediği sözü vasiyet bilen belde halkı çalışmış, köylerini kasaba, sonra da şirin yeni bir kent yapmışlar. Adını da Doğankent koymuşlar… KAHYASI MISIN Günyazı’nın (dikir) eski muhtarı İbo dayı hanımıyla değirmenden geliyormuş. Hanımı önden, o da arkadan yürüyormuş. Hanımı giderken elini arkasına koymuş, öyle gidiyormuş. İbo da arkadaya buna kızmış. Hanımını uyarmış: -Gız avrat elini arkana koyma. Gören olur, ayıptır. Doğru yürü, demiş. Hanımı dönmüş İbo dayıya bakmış, lafı yerleştirmiş: -Sen benim arkamın Kahyası değilsin, köyün kahyasısın, deyince İbo dayı lafını curkadan yutmuş. SEN EŞEK İKEN Bağlarbaşı (Kötüköy) köyünden Hüseyin Türkoğlu’nun oğlu askerliğini Keşan’da yapıyormuş. Bir gün Hüseyin dayı eşeğe buğday seklemini atmış Salgan denilen suyun bol olduğu yere yıkamaya götürecekmiş. Eşeğin yanında da sıpası varmış. Bir türlü sıpa anasını bırakmıyor, önüne durup anasını salmıyormuş. Hüseyin Dayı baktı olmayacak: -Sıpayı ahıra dıhıyım, rahatça gidip geleyim, demiş. Düşündüğü gibi yapmış. Bu sefer de eşek sıpam içerde kaldı diye kiritmiş, gitmemiş. Hüseyin dayı bir o tarafa, bir bu tarafa bakmış. Mümkünatı yok eşek gitmiyor. Sinirlenmiş. Eşeğe dönerek: -E eşek oğlu eşek, demiş. Senin sıpan ahırda dört adım uzakta duruyor.  Gene gitmiyorsun. Benim oğlum ta Keşan’da. Sen eşek iken dayanamıyon da, ya ben insan iken nasıl dayanıyom! Ardından sıpayı bırakmış. Eşek tırısa salganın yolunu tutmuş. EVCİKKAYA MEZUNUYUM Alcı köyünde “Evcikkaya” denilen bir yer var. Köyde ve bu çevrede çobanlık yapanların yolu mutlaka buraya uğrardı. Koyun çobanları burada sofra kurar, gece burada yatarlardı. Köydeki koyun çobanları birbirlerine: -Nere mezunusun, diye takılırlarmış. -Evcikkaya mezunuyum, diyene, -Ooo sen de bizim okuldan mezunsun, sınıf arkadaşıyız, der kucaklaşırlarmış. Evcikkaya mezunu olmayanı içlerine almazlarmış…
Ekleme Tarihi: 22 April 2025 - Tuesday

TİMUR İLE KARINCA

TİMUR İLE KARINCA

Timur ile Yıldırım Beyazıt arasında 1402 yılında yapılan Ankara Savaşı’nı az- çok tarihi bilgilerini yoklayan herkes bilir. Timur bu savaştan dönerken Peyik’te de konaklar. Tarihçiler Timur’un ordusuyla  geçtiği yerlerde birçok tahribat yaptığını belirtmektedirler. Peyik’te viran durumdadır. Timur, virane köy Peyik’in yıkık yerlerini gezerken bir karıncanın duvara tırmanışı dikkatini çeker.

Karınca kerpiç duvara tırmanıyor, tam üzerine çıkacağı zaman düşüyormuş. Karınca yeniden deniyor, yeniden düşüyormuş.

Timur oturmuş, karıncayı seyre dalmış. Sonunda karıncanın istediği yere çıktığını görünce alkışlamış. Ve demiş ki:

-Buranın halkı bu karıncayı örnek alsın. O zaman karınca azmiyle bu belde viranelikten kurtulup, mamur bir şehir haline gelebilir.

Rivayete göre; Timur’un azim ve kararlılıkta bu karıncayı örnek aldığı anlatılır.

O günden sonra Timur’un söylediği sözü vasiyet bilen belde halkı çalışmış, köylerini kasaba, sonra da şirin yeni bir kent yapmışlar. Adını da Doğankent koymuşlar…

KAHYASI MISIN

Günyazı’nın (dikir) eski muhtarı İbo dayı hanımıyla değirmenden geliyormuş. Hanımı önden, o da arkadan yürüyormuş. Hanımı giderken elini arkasına koymuş, öyle gidiyormuş. İbo da arkadaya buna kızmış. Hanımını uyarmış:

-Gız avrat elini arkana koyma. Gören olur, ayıptır. Doğru yürü, demiş.

Hanımı dönmüş İbo dayıya bakmış, lafı yerleştirmiş:

-Sen benim arkamın Kahyası değilsin, köyün kahyasısın, deyince İbo dayı lafını curkadan yutmuş.

SEN EŞEK İKEN

Bağlarbaşı (Kötüköy) köyünden Hüseyin Türkoğlu’nun oğlu askerliğini Keşan’da yapıyormuş.

Bir gün Hüseyin dayı eşeğe buğday seklemini atmış Salgan denilen suyun bol olduğu yere yıkamaya götürecekmiş. Eşeğin yanında da sıpası varmış. Bir türlü sıpa anasını bırakmıyor, önüne durup anasını salmıyormuş. Hüseyin Dayı baktı olmayacak:

-Sıpayı ahıra dıhıyım, rahatça gidip geleyim, demiş.

Düşündüğü gibi yapmış. Bu sefer de eşek sıpam içerde kaldı diye kiritmiş, gitmemiş.

Hüseyin dayı bir o tarafa, bir bu tarafa bakmış. Mümkünatı yok eşek gitmiyor. Sinirlenmiş. Eşeğe dönerek:

-E eşek oğlu eşek, demiş. Senin sıpan ahırda dört adım uzakta duruyor.  Gene gitmiyorsun. Benim oğlum ta Keşan’da. Sen eşek iken dayanamıyon da, ya ben insan iken nasıl dayanıyom!

Ardından sıpayı bırakmış. Eşek tırısa salganın yolunu tutmuş.

EVCİKKAYA MEZUNUYUM

Alcı köyünde “Evcikkaya” denilen bir yer var. Köyde ve bu çevrede çobanlık yapanların yolu mutlaka buraya uğrardı. Koyun çobanları burada sofra kurar, gece burada yatarlardı.

Köydeki koyun çobanları birbirlerine:

-Nere mezunusun, diye takılırlarmış.

-Evcikkaya mezunuyum, diyene,

-Ooo sen de bizim okuldan mezunsun, sınıf arkadaşıyız, der kucaklaşırlarmış.

Evcikkaya mezunu olmayanı içlerine almazlarmış…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sorgunmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.