SORGUNUM 2
SALİM TAŞÇI
Bir iki senede bir at yarışları yapılırdı. Yozgat yolu çıkışında ki düzlük te buluşulur, yarış heyecanı yaşanırdı.
X X X
PES ETMEYEN DORU AT:
Yarış yapılacak alanda, atlar bir gün öncesinden antremana çıkartılır, alıştırma yapılırdı… Atlar sahibinin adlarıyla anılırlardı… Dedikli’nin at, Abucak’lı Yusuf Ağanın at, Dişli’nin, Çekerekli’nin ki, gibi yer adlarıda söylenirdi.
X X X
HEYKELİ DİKİLEN AT :
Dedik köyü, Gelingüllü Barajının yıldızıdır, buraları yıldız yapan da Bilal Şahin’dir. Toprağından kopmayan, okul, cami,yurt aklınıza ne gelirse hayır işlerinde, Yozgat bölgesinin iftiharla yad edilecek bir isimidir Bilal Şahin. Hiç unutulmayacak bir eseri de yarışlarda birinciliği kaptırmayan babasının kıratının heykelini yaptırmasıdır. Dedikli’nin bu kır at, önceleri arkalarda koşar, yarış sonuna doğru öyle bir hızlanır ki, sende kara yel, ben deyim poyraz, en az on metre arayla yarışı birinci bitirirdi…
X X X
DORU ATA NE OLDU? :
Abucak’lı Yusuf Ağa’nın (ÖZTÜRK) bir doru, bir de kır atı vardı. Doru at civar yerlerde ki yarışlara katılır, önemli dereceler elde ederdi. Yarışın birisinde, tüm jokeyler “yarışı kendisinin kazanacağını” söyler iddialara girerlerdi… Yarış başladı, Yusuf Ağa’nın dor at bir hışımla öne geçti, geriden gelenlerle arayı epey açmıştı ki, o da ne? Yarış çizgisinin dışına çıkıp yığılıp kalmıştı. Halk tabiriyle çatlamıştı… Dor at hırsın kurbanı olmuştu… Yusuf Ağa’nın hıçkırarak ağlamasını unutmak mümkün değildi… Çatlayan Dor atın sırtını öyle bir sıvazlayışı vardı ki, de aileden biri gitti!... Yusuf Ağa yemeden içmeden kesildi… Yeğeninin bu acısına çok dertlenen dayısı Halit Kılıç Ağa, dor atın yerini tutmasada bir arap tayı yeğeninin avlusuna getirmişti… Acı dinse de unutmak mı? Hiç olası değildir… Bu Arap atıda epey yarış kazanmış, ama Yusuf Ağa’nın Dor atını unutturamamıştır.
X X X
Yarışlar bir panayır havasında geçerdi. Kasabalı yediden yetmişe akın eder, yarış bölgesinde Perşembe pazarı oluşurdu…
X X X
Yazlakda ki Çatak tepesine kışın kızaklarla kaymaya çıkılırdı, kızağı olmayan ya tepsi üstünde ya da bulduğu bir tahta parçasıyla idare ederdi. Kasabanın kışını tamamen anlatmaya kalksak bir kitabı doldurur da ikincisinde yer arar haldedir. Mayısın yirmilerine kadar buzlar çözülmez dam kenarında ki buz sarkıtları tehlike saçardı. Genelde yolun ortasından gitme alışkanlığı, birazda buz sarkıtlarından sakınmak için olacaktır. (SÜRECEK)