Atatürk'ün Son Ayları-1
Yahya Aksoy
“Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir.” ATATÜRK
Balkanlarda, Kafkaslarda, Ortadoğu’da, Suriye ve Trablusgarp cephelerinde önemli başarılar elde eden Mustafa Kemal,gün geldi 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkıp Anadolu’ya geçerek halkla birlikte yeni mücadele başlattı.Büyük zaferler sonucunda kurtarıcı baş komutan ve kurucu devlet adamı olarak durmadan gece gündüz çalıştı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve devamında sürdürülen yoğun devrimleri kısa sürede hayata geçirmek üzere, içeride ve dışarıda büyük engellere rağmen kararlılıkla başarıdan başarıya koştu.
Atatürk, 25 Ağustosta kurmaylarıyla birlikte Şuhut kasabasında bir evde geceyi geçirdi. Burada kumandanlarına taarruz emrini bildirdi.300 top Afyon cephesine yerleştirildi. 26 Ağustos gecesi yaverin elinde bir mum feneri olduğu halde taşlık bir araziden Kocatepe’ye çıktı. Burada kurulan ve üzerine Başkumandanlık bayrağı asılan bir çadırda kurulmuştu. Fecirle beraber top ateşi başladı . Atatürk,” Türk Milleti ne imiş, düşman anlasın!” diye söyleniyordu. Düşman siperleri yanıyor,topçular durmadan mermilerini atıyordu. Yer gök inliyor,siperler yanıyordu. Bu esnada Atatürk sordu:
“Topçunun cephanesi ne vaziyettedir?” Aynı şekilde bir saat devam etmez Paşam” dediler.Paşa: “Son mermiye kadar aynı şekilde devam ediniz.Çünkü iki saat sonra cephaneyi düşmandan ikmal edeceğiz.”Bu ne iman ve kararlılıkla kısa sürede düşman yenilecek ve cephaneleri de elimize geçecekti. Biraz sonra da Mehmetcik süngü takıp siperlere taarruza geçti…Kendinden emin, kararlı,yılmaz bir asker olan Atatürk’ü , Falih Rıfkı “Çankaya’dan” kitabında anlatır: “… Atatürk, hiçbir taviz zafiyeti göstermeyen bir idealisttir.Bu tarafı çağdaşlarından hiç kimseye benzemez ve hiçbir türlü tenkit edilemez…”
30 Ağustos Zaferi’nin 16.yıl dönümü bütün yurtta Atatürk’ten mahrum kalınsa da büyük bir coçku ile kutlandı. Atatürk, manevi kızı Sabiha Gökçen’e gazeteleri okutarak,heyecan ve mutluluk içinde dinledi.
28 Ağustos 1938
Atatürk, Doğu Manevraları’nın bitişi nedeniyle kendisine Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak tarafından çekilen telgrafa cevap verir: “Türk ordusunun yarattığı zaferin bu yıl dönümü günlerinde kalbim orduya karşı takdir ve şükran hisleriyle doludur.Sizin ve tercüman olduğunuz aziz silah arkadaşlarımın hakkımda gösterdikleri samimi ve asil duygular, o günlerdeki hatıralarımı canlandırdı.heyecanlanmamı artırdı.(C.29.8.1938;U. 29.8.1938)
Atatürk ,Dolmabahçe Sarayı’nda Sabiha Gökçen’i kabul eder ve ona şunları söyler: “ 30 Ağustos’u bensiz kutlayacaklar! Oysa o kadar isterdim ki törene katılmayı…Çocuklarımızı görmeyi, modern araç ve gereçlerle donanan ordumuzun gelişini görmeyi…Biliyor musun Gökeçen, bayrağımızı da özledim. Onun şöyle anlı şanlı dalgalanışını, göklerle bütünleşmesini…(A.I.B.O.,s.407)
Gazi Mustafa Kemal'de 1937 'de karaciğer yetmezliği uzun aralıklarla sıkça görülmeye başladı. 23 Ocak 1938 Ocak ayında kendisini muayene eden Dr.Neşet Ömer,Yalova'da Atatürk'ü muayene etmiş ve Dr Reşat Belger ile birlikte hastalığın karaciğer büyümesi ve sertleşmesi olduğu sonucuna varmıştır. 1938 Ocak ayında kaplıca tedavisi için Yalova'ya gider. Hükümet mart ayı içinde Fransa'dan Dr. Fissenger'i getirir.teşhin doğru olduğu görülür.
Atatürk bu rahatsızlığı sırasında Hatay sorunu ile çok ilgilenir. 19 Mayıs 1938'de hasta hasta Mersin'e veİskenderun'a gider. Adana'da güneş altında Türk ordusunun geçit töernini izler. Ankara'ya gider ve kısa süre sonra İstanbul'a geçer. 31 temmuzda Viyana'dan gelen Prof. Dr. Eppinger,1 ağustos'ta Prof.Dr. Berkman ,Dolmabahçe'de Atatürk'ü muayene ederler.Sonraki günlerde Dr.Mim Kemal Öke'de muayeneye devam eder. Doktorlara göre Atatürk'ün hafızasında bir zayıflama görülmemiştir.
Atatürk,hasta yatağında Dolmabahçe Sarayı’nda 5 Eylül 1938 günü vasiyetini yazdırır…Vasiyetnâme, 6 Eylül 1938 günü Dolmabahçe Sarayı’na çağrlan İstanbul Altıncı Noteri’ne teslim edilir. Vasiyetnâme, 28 Kasım 1938’de Ankara Onuncu Sulh Hukuk Hakimliği’nce açılır…(Atatürk Araştırma Merkezi Arşivi Dos.78)
!6 Ekim 1938'de Atatürk'ün durumu ağırlaşır. Dolmabahçe Sarayı yerine bir süre Savarona'da, arkadaşları Ali Fuat Cebesoy ve Fethi Okyar'la birlikte kalırlar. Bu arada Romanya Kralı ıı. Carol Atatürk'ü Savarona'da ziyaret eder.
ABD’den yazılan mektup( Hartford-22.10.1934):“Mustafa Kemal Paşa Hazretleri/Türkiye Cumhurreisi
Birleşik Devletlerden ihtiyar bir kadının bir devlet başkanına mektup yazması saygısızlık sayıçlırsa once yüce şahsınızdan özür dilerim. Şu dünyada bir kaçyıllıkömrüm kaldığından dolayı duyduğum alâka ve şükranı ifade etmek istiyorum.