IŞIK DOĞU'DAN YÜKSELİR-2
YAHYA AKSOY
Dede Korkut,Hoca Ahmet Yesevi, Kaşgarlı Mahnut, Yusuf Has Hacip,Ali Şir Nevai,Mahdum Kulu,Abay, Bahtiyar Vahapzade ve Tarihi İpek Yolu’nda iz bırakan tüm yetkin ve seçkin insanları unutmuyoruz.
İlim tarihi araştırmacısı Will Durant, Medeniyet Tarihi şu bilgilere yer verdi: “ Kâğıt imalat metodu Müslümanlar tarafından Sicilya ve İspanya’ya sokuldu. Oradan Fransa ve İtalya’ya geçti. MS .105 tarihinden itibaren Çin’de kullanılğını gördüğümüz Kâğıdı,707 tarihinde Mekke,,800 tarihinde Mısır,950De İspanya,1100’de Bizans,1102’de Sicilya,1228’de Almanya ce 1309’da İngiltere’de görüyoruz…”
Kaynaklarda ,önce Sümerlerde tablet denilen tuğla,Mısırlılarda kamıştan yapılmış papirüs ve Yakın Doğu’da deriden yapılan parşömene rastlandığı belirtilerek, bunların az bulunduğu ve çok pahalı olduğu,bu nedenle insanlığın düşündüğünü ve bildiğini yazmaktan mahrum kaldığı ifade edilmiştir.
Tarihi ilim haline getiren Sosyolog ve şehircilik uzmanı,köy-kent farklılaşması hakkında toplumsal çözümler getiren İbni Haldun(1332-1406), Tunus, Endülüs ve Mısır bölgesinde yaşadı.
İlk sistem mühendisi, Leonardo Vinci’yi etkilen ilk sibermetçi ve elektronikçi,robot biliminde çalışmalar ile ünlü Cizre’de doğan Cezerî(1136-1206) bilgi sayarın babasıdır. Oysa bilgi sayarın babası yanlış olarak İngiliz matematikçi Charles Rabbage olarak bilinir.
Avrupalılardan dört yüz yıl önce ilk zooloji ansiklopedisini yazan, dünyada ilk kez hayvanların ilmi tasnif ve tasvirini yapan Demirî (1349-1405) Mıısır’ın Dimyat şehri yakınlarında doğmuştur.
Semerkant’da doğan ,astronomi ve matematik alanında önemli hizmetler veren Ali Kuşçu(1403-1474), Uluğbey’in kurduğu gözlem evinin yönetcisi Kadızâde-i Rumî’nin ölümü üzerine, gözlemevi yöneticisi olmuş,daha sonra Akkoyunlu Uzun Hasan’ın yanına gitmiş ve oradan İstanbul’a geçerek Fatih Sultan Mehmet ile görüşmüş ve etkin olmuş bir bilim adamıdır. Fatih Sultan adına atfen “Muhammediye” adını verdiği matematik kitabını çıkarmıştır.
Akşemseddin(1389-1459),Pastör’den önce mikrobu bulan ilk bilim adamıdır.İstanbul’un fethinin manevi babasıdır.Fatih Sultan Mehmet’in hocasıdır.
Doğan Kuban şöyle demekte: “Geçmişi sorgulamayan toplum geleceği kuramaz.Çağdaş teknolojiyi kullanan ,fakat aklı geçmiş toplum modellerinde kalmış olan bir toplum geleceğini programlayamaz.”
Verem mikrobunu Robert Koch’dan yüzelli sene once keşfeden ünlü doctor,hattat,astronomi âlimi Abbas Vesim Efendi(1689-1761). Tıbbı iyice anlayabilmek için fizik,mekanik ve tecrübei kimyayı bilmenin gerekli olduğunu savundu.
Endülüs’te yetişen meşhur astronomi âlimlerinden,keşif ve hizmetleri ile ün salmış Zerkalî(1029-1087),Batlamyus’un aksine dünyanın gerçek yörünge noktası hareketini ve güneşin ta’dil merkezinin asırlık değişikliğe bağlı olduğunu keşfederek kanuna bağladı.Böbrek taşlarının nasıl çıkarılacağını öğreten ilk Böbrek ameliyatını gerçekleştiren,eserleri ve uygulamaları ile tıp tarihinde derin izler bırakan Zehravî(936-1013),Müslüman cerrahların babası olarak Kabul edilir.
Çağının en büyük astronomu ve trigonometride yeni çığır açan ünlü bir âlim ve bilgin ve olgun bir hükümdar Uluğ Bey(1393-1449),Semerkant’ta bir medrese ve bir de rasathane yaptırmıştır.
İnsanoğlu gök yüzünü her zaman izlemiş güneş, ay ve yıldızların değişen hareketlerini tablolara aktararak ve takvimler yaratarak hayatını yönlendirmiştir.Bilim bu alanda araştırmalara ağırlık vermiş.
Tarihi İpek Yolu’nda iz bırakan bilgin, seyyah, sanatkâr ve diplomatlar, dünya tarihine ışık tutmaktalar. Doğu’nun bilim, tarih, kültür ve diğer zenginlikleri yeni buluşlarla taçlanmışsa da gelişmeleri batıda daha etkin ve yaygın olmuştur.Çağdaş bilim araştırma ve inceleme ile yaratılmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk, esir milletlerin kurtuluşlarına daima arka çıkmıştır. Ona göre hiçbir memleket yabancı bir devletin sömürgesi olmamalıydı. Türkiye’ye gelen bir Mısır elçisi diyor ki:
“1933 Mart’ında Mustafa Kemal’in Mısır elçiliğine gelişini hatırlıyorum. Sabah oluyordu. Şafak sökmek üzereydi. Neşe içinde olan Mustafa Kemal Paşa,‘Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız’ dedi. Ufukta ilk günün ışıkları belirmişti:
‘Şimdi günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan, bütün doğu milletlerinin uyanışlarını öyle görüyorum’ dedi. Bağımsızlık ve hürriyetlerine kavuşacak daha pek çok kardeş milletler vardır. Bu milletler bütün güçlüklere, bütün engellere rağmen, her şeyi yenecekler ve kendilerini bekleyen güzel geleceğe kavuşacaklardır. Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünde yok olacak ve yerlerine, milletlerarası hiçbir renk, din, ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı gelecektir.Biraz durdu, şu sözleri ilave etti:‘Size bu sözleri söyleyen Cumhurbaşkanı değil, Türk milleti’nin sadece bir ferdi olarak Mustafa Kemal’dir’ dedi.”
Kaynak: -F. Falih Rıfkı Atay, Babamız Atatürk, 2. Baskı, İstanbul 1966, s.134–135.
- Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gürel, Mayıs 2009)