Yaşam gücü, insan varlığının kaynağı ve dayanağıdır. Değişik sorunlara karşın uğraşları sürdürerek ayakta kalmanın, kimi savaşımları vermenin, yitikleri önleyerek kazanımları sağlamanın "ömür" denilen sürecin doğal aşamaları olduğu unutulmamalıdır. Önemli olan, geçirilen günlerin çokluğu değil iyiliğidir. Doğumdan ölüme uzanan zamanın insanlar için geçici bir süre olduğu gözardı edilmemelidir. Bu dilimin değerlendirilmesindeki başarı ömrün değeridir. Ne yazık ki çok kimse ömrün anlamını ve değerini, görev sayılan özeni, yaşamın tadını yeterince bilmediği gibi tersine durum ve tutumlardan kaçınmayı da unutuyor.
Dünyaya geliş gibi dünyadan ayrılış da doğanın en tartışılmaz gerçeğidir. Başlangıç ve sonuç arasındaki sürenin insan varlığının "alın yazısı" denilen doğal oluşumuyla tamamlanacağı herkes için eşit bir yaşam kuralıdır. İstenilen ve aranan bu sürenin her yönden iyi geçmesidir. Dostluk, arkadaşlık ilişkileri zamanı dolduran, süsleyen ve değerli kılan bağlardır. Yaşamın çekilebilirliği ve güzelliği bu bağlara özenle sağlanır.
Herkes insanlık gereklerine, bağlarına ve ilişkilerine gereken önem vermiyor, veremiyor. Yaşam, birlikte olduklarımızla renklenmektedir. Önceki yılda yitirdiğimiz Ayhan SÜMER ilişkilerinin gerçekliği ve sıcaklığıyla, spor, eğitim, sanat ve iş alanındaki girişimleri ve eserleriyle, bağışlayıp kendisinin ve eşinin adını koyduğu okullarla AnkaralIların yüreğinde özgün yeri olan bir dostumuzdu.
Yanında çalışanların bile güleryüzlü karşılayıp
uğurlamaları ziyaret ve alışveriş için gelip gidenlerin beğenilerini topluyordu. Yaklaşım inceliği bir gönül sıcaklığıdır.
Toplumsal ilişkilerin düzeyi ve gücü gelişmelerin dayanağıdır. Bireysel oluşumlar toplum dokularını iyileştirir ve güçlendirir. İnsanların dayanışma olgusu, yaşam sorunlarının en etkin ilacıdır. Özverili ve içtenlikli bağlar, yaşam güzelliğini sağlayıp artırdığı gibi yarınlara ilişkin en olumlu yürüyüşün de gücüdür. Günümüzde daha çok siyasal bozukluklar nedeniyle insanları birbirinden ayıran etmenler ağırlığını sürdürmektedir. İlgili kişilerin yetişme, eğitim ve yapıları nedeniyle kararan ortam sıkıntıları artmakta, yoğunlaşmaktadır. Politikayı insanlık gerekleri üstünde tutma sakıncası gözardı edilmekte, siyasal ayrımcılık yıkıcı bir niteliğe bürünmektedir. Oysa, yönetim yarışması olan siyaset toplum yapısını ve yaşamını daha iyi duruma getirmeyi amaçlar. Fakat, kendilerinin ve partilerinin öncelik, üstünlük ve egemenliğini amaçlayan politikacılar ulusal ve toplumsal yaşamı gölgelemekte, hatta karatmaktadırlar.
Her şey başını aldı gidiyor. Yaşam pahalılığı çok büyüdü. İşletme giderleri, madde bedelleri alabildiğine pahalı. Medya çoğunluğu "Hay hay!"larla izleyenleri oyalıyor. Aydınlatıcı, bilgilendirici, eğitici yayınlar azınlıkta kalıyor. Okuyanların ve çalışanların güçleri yeterince ele alınamıyor, giderilemiyor. SÖZCÜ Gazetesi ile Emre KONGAR'ın yanında Orhan BURSALI, Özdemir İNCE, Zeynep ORAL, Ahmet TAN, Mustafa BALBAY ve Erdal ATABEK'le öbür tüm yazarlarının ilgiyle izlendiği CUMHURİYET Gazetesi'nin tuttuğu ışıklar ufkumuzun aydınlığını sağlıyor. Tük okurlarımın yeni yılını kutluyorum.